“Tarık Buğra, kaleme aldığı romanlarla Cumhuriyet Dönemi romanının önde gelen eserlerini ortaya koymuştur. Denemelerinde ise Türk kültür ve medeniyet tarihiyle ilgili birçok konuyu işlemiştir. Tiyatro alanında da önemli eserler ortaya koyan Tarık Buğra, Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı Küçük Ağa romanıyla büyük bir başarıya imza atmıştır.”
“Reşat Nuri Güntekin, pek çok türde eser vermiş usta bir yazardır. Roman ve hikayelerinde çoğunlukla Anadolu atmosferi dikkat çekmektedir. Özellikle sosyal konulara parmak basan Güntekin; temiz, samimi diliyle okuyucuyu kendine bağlamıştır. 1922’de yayımladığı Çalıkuşu romanı, edebiyatımıza bir şaheser olarak damgasını vurmuştur.”
Bu metinde tanıtılan yazarların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Eserlerinde tarihsel konuları işlemeleri | |
Farklı türde eserler kaleme almaları | |
Sade, anlaşılır bir dil kullanmaları | |
Aynı yıllarda yaşamış olmaları |
Karatepe Aslantaş Milli Parkı
Karatepe Aslantaş Milli Parkı, 1958 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesine 22 kilometre uzaklıkta ve Ceyhan Nehri’nin kenarında kurulmuştur. Burada Hititlere ait kale kalıntıları bulunmaktadır. Milli parkta meşe ve kızılçam ağaçlarıyla karaca, domuz, tavşan, tilki, turaç, keklik gibi yaban hayvanları bulunmaktadır. Burası pek çok yerli ve yabancı turistin sevdiği bir yerdir.
Kuş Cenneti Milli Parkı
Kuş Cenneti Milli Parkı, Balıkesir’deki Manyas Kuş Gölü’nün kuzeydoğusunda yer alır. Bandırma-Balıkesir kara yolunun 15. Kilometresinden güneye ayrılan 3 kilometrelik bir yolla Kuş Cenneti’ne ulaşılır. Buraya “Kuş Cenneti” adını veren kişi, burayı keşfeden araştırmacı CurtKosswing’dir. Bu park küçük karabatak, tepeli pelikan, küçük ak balıkçıl gibi kuş türlerinin önemli bir üreme alanı olarak da bilinir.
Bu metinlerde tanıtılan milli parkların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Turistlerin çok sevdiği yerlerden biri olmaları | |
Aynı araştırmacı tarafından keşfedilmeleri | |
Eski medeniyetlerden kalma kalıntılar bulundurmaları | |
Bazı hayvanların yaşam alanı olmaları |
Kasırgalar, su sıcaklığının 27 dereceyi geçtiği bir okyanusun üzerinde iki hava kütlesinin karşılaşmasıyla oluşur. Dünya’nın kendi etrafında dönmesi, doğa olayının en önemli nedenidir. Kasırgada oluşan rüzgarın hızı 350 km’ye ulaşabilir. Şiddetli rüzgar, dev dalgalar oluşturur. Bu dalgalar sahillerde su baskınlarına neden olur. Kasırgalar sahil bölgelerini vurduğunda gemileri, kamyonları devirir, ağaçları söker, çatıları uçurur ve pek çok insanın ölümüne neden olur.
Hortumlar, fırtına bulutlarının çekirdek adı verilen iç bölümlerinde oluşur. Karadan bulutlara doğru yükselen sıcak hava akımları tarafından beslenir. Bu hava akımları kendi çevresinde dönmeye başlar ve çapı 1,5 km’yi bulan bir huni şeklini alır. Bu huni, önüne çıkan canlı ve cansız varlıkları içine alarak gökyüzüne doğru çeker. Bu doğa olayı çoğunlukla ABD’de, Rusya’da ve Doğu Asya’da görülür.
Bu metinlere göre, kasırga ve hortumların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Okyanus üzerinde oluşmaları | |
Aynı bölgelerde görülmeleri | |
Mal ve can kaybına yol açmaları | |
Dünya’nın hareketlerine bağlı olarak oluşmaları |
Amerika’da bulunan bir çam ağacı türü, hem sincaplardan hem de bir mantar türünden yararlanarak besin elde ediyor. Bu çam ağacının bulunduğu ormanda, uçan sincap denilen bir sincap türü yaşar. Uçan sincap yuvasını çam ağacına yapar ve mantarlarla beslenir. Sincabın yuvasına getirdiği mantarların artıkları, bakterilerin etkisiyle ayrışır ve çam ağacı bu artıklardan açığa çıkan besinlerden yararlanır.
Mangrov ağacı, deniz kenarında yaşar. Ağacın kökleri uzunca bir süre toprağın yüzeyinde kaldığı için topraktan gerekli besinleri alamaz. Bu ağaç yaşamını sürdürebilmek için karıncalardan yararlanır. Ağacın dallarında bulunan şişkinlikler karıncalara yuva olur. Karıncalar topladıkları böcek ölülerini yuvalarına getirir ve besin olarak kullanır. Böcek ölüleri mangrov ağacı için gerekli olan nitrat ve fosfat gibi bazı bileşikleri de ağaç tarafından alınır.
Bu metinde sözü edilen ağaçların ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Başka canlılardan besin elde etmeleri | |
Hayvanlara ve diğer bitkilere zarar vermeleri | |
Sadece deniz kıyısına yakın yerlerde yetişmeleri | |
Kökleri toprağın dışında kalan bitki türleri olmaları |
Mecit Bey’in güçlü kuvvetli bir görünüşü vardır. Etli yüzünü kıvırcık ve kahverengi saçları çevreler. Bütün manayı üzerinde toplayan gözleri sakin anlarında dost, asabi anlarında hırçın bakar. Alnı sanki soyunun bütün asaletini göstermek istiyormuş gibi çıkık ve geniştir.
Orta boylu, kalın enseli, şişman, çok şişman… göğsüne kadar çıkan karın… bu muazzam gövdeyi başa bağlayan kısa ve geniş boyun… Ela gözlerinin yanları kırışmamış bile. Yüzünde masum bir ifade…
Bu iki metnin anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Kişilerin görünüşleri anlatılmıştır. | |
Üçüncü kişi ağzından aktarılmıştır. | |
Öznel yargılara yer verilmiştir. | |
Benzetmelerle anlatım güçlendirilmiştir. |
Küçük bir kasabada mutlu bir aile yaşıyordu. Onlardan o kadar etkilenmiştim ki bir duvar resmiyle yaşamlarını yansıtmak istedim. Bu aile de gördüğüm bütün mutlulukları, umudu ve huzuru çizmeye başladım. Resmi bitirmek üzereyken atölyeme geldiler. Resme bakıp sordular: “Bunu siz mi yaptınız mı?” Büyük bir heyecanla yanıt verdim: “Hayır, aslında siz yaptınız. Ben yalnızca sizde gördüklerimi resmettim.”
Ben heykellerimde insanları mutlu, üzgün, endişeli yani gerçek halleriyle aktarmaya çalıştım. Düşündüklerinin ve hissettiklerinin yüzlerinden okunabilmesi için çabaladım. Belki de bu yüzden bana “gerçeği mermere işleyen usta” diyorlar.
Bu metinlere göre, her iki sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Beğenilmekten mutlu oldukları | |
Düşüncelere önem verdikleri | |
İnsanları olduğu gibi yansıttıkları | |
Var olanı değiştirerek aktardıkları |
İsveç’in güneyinde yediği otlardan zehirlenen bir geyik ağaçta asılı kaldı. Kaslarını kontrol edemeyen geyiğin yardımına polis ve itfaiye koştu. Zehirlenen geyiğin korkuya kapılarak ağaca çıktığı tahmin ediliyor.
Kastamonu’nun Cide ilçesinde dikenli tellere takılan ayı, itfaiyenin yoğun uğraşları sonucu kurtarıldı. Ayıyı uyuşturarak etkisiz hale getirmeye çalışan ekipler, iğnenin etkili olmaması nedeniyle zor anlar yaşadı. Saatler sonra kurtarılan ayı ormana kaçtı.
Bu iki metnin ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Bir olayı haber vermek için yazılmış olmaları | |
Hayvanların insan üzerindeki etkisini anlatmak için kullanılmış | |
Bilimsel bir araştırmayı konu edinmeleri | |
Kurtarma ekiplerinin yaşadığı güçlüklere dikkat çekmeleri |
Türk toplumunda yabancı dil bilmeyen insanın iş sahibi olamayacağı, mesleğinde başarılı olabilmesi için mutlaka İngilizce (başka yabancı dil değil) bilmesi, bunun insanın geleceği için olmazsa olmaz şart halinde algılanmaya başlaması işin en korkunç cephesini oluşturmaktadır. Çünkü, bu noktadan sonra insanlar kendi dillerine inançlarını yitirmektedirler. Bu güvensizlik, bütün topluma yayılmakta ve bir “sosyal anemi” halini almaktadır. Bunun sloganı da “ Biz adam olmalıyız!”dır. Bu yüzden, geçen gün gazetelerde yansıdı, Adana’da bir grup ev hanımı, çocuklarının kreşten itibaren İngilizce eğitimine tabi tutulmasını istemiş.
İçinde bulunduğumuz çağa haklı olarak bilgi çağı denmektedir ve bilgi akışının otobanı veya ana arterinin de İngilizce olduğu bir realitedir. Bilimin dili, her çağda bilginin üretildiği dil olmuştur. Bu, Endülüs zamanında Arapça idi ve ulaşmak isteyen Avrupalılar Arapça öğrenmek ve eğitim görmek için Kurtuba’ya gitmek durumundaydı. Ama endüstri devriminden itibaren yeni bilgi üretiminin merkezi İngiltere ve ardından ABD oldu ve bunun doğal sonucu olarak bilgiye zamanında ulaşmak ve yeni gelişmeleri takip etmenin ön şartı İngilizce öğrenmek oldu. Durum böyle olunca Amerikalılar için bir dil öğrenmek bir ihtiyaç değil bir lükstür. Ama bizler için İngilizce öğrenmek bugün eskiye göre daha büyük bir zorunluluk halini almıştır.
Yukarıdaki metinlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
1. metinde anlatılanlarla 2. metinde anlatılanlar karşıtlık oluşturmaktadır. | |
Her iki metinde de yabancı dil öğrenmenin zorlukları anlatılmıştır. | |
Her iki metinde İngilizce öğrenmenin gerekçeleri anlatılmaktadır. | |
1. metinde Türkçenin İngilizceden daha üstün bir dil olduğu vurgulanmıştır. |
Şiir, zengin hayal dünyasıyla, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanılmasıyla meydana gelen edebiyat türü olarak açıklanabilir ama günümüzde şiirin tanımlanan özelliklerine meydan okuyarak şiir kaleme alan başarılı şairlerde mevcuttur.
Şiir her şeyden önce bir söz, ses sanatıdır. Yaslandığı temek kaynak da dildir. Dilin olanaklarını kullanarak ortaya çıkan sanat eserine şiir diyoruz. Şiirdeki ses uyumu (uyak) dilin bize sunduğu olanaklardan sadece biridir. Şiirde olmazsa olmaz bir özellik değildir. Şiirimizde bu tür birçok başarılı örnek vardır.
Yukarıdaki iki metni karşılaştırdığımızda ortak olan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Şiirde ahengin en önemli unsur olduğu | |
Duygu ve düşünceleri dile getiren bir sanat dalı olduğu | |
Şiirin uyaksız da yazılabileceği | |
Şiirin insanı derinden etkileyen bir tür olduğu |
Türk kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.
Cirit, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya geldikleri dönemden beri oynadıkları savaş oyunu olarak bilinmektedir. Alparslan döneminde Anadolu’da oynanan bu spor dalı, özellikle Doğu ve İç Anadolu’nun farklı yörelerinde daha yaygındır.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki metinlerin ortak yönlerinden biri değildir?
Bilgi vermek amacıyla yazılmış olmaları | |
Öznel yargılar içermeleri | |
Tanım cümlelerine yer vermeleri | |
Türk kültürüne ait kavramlardan söz etmeleri |
Yeni şair, yeni sanat adamı insanda, kendisinden önce bilinmeyen birtakım duygular bulan, yahut o duyguları yaratan kişi midir? Hayır, hiçbir sanat adamı insanlıkta yeni bir duygu bulmaz, yeni bir duygu yaratmaz. Zaten var olan duyguları söyler. Ancak öyle söyler ki biz o duyguların, o şairin söylediğinden başka söylenemeyeceğini, o şairin o duygulara en uygun deyişi bulduğunu sanırız. Yani şair, eskimeyen, ölmeyen yeni şair, bir dil arasından insanlara kendini en iyi anlatacak, sezdirecek şekiller bulmuş olan adamdır.
Her doğruyu söylemeye gelmezmiş, birtakım doğruları yaymamak, çokluktan, kamudan gizlemek gerekmiş… Peki ama bir doğruyu söylememek, gizlemek, yayılmasını önlemeye çalışmak o doğrunun yerinde duran yalanı sürdürmek demektir. Yalanın yalan olduğunu bilerek sürmesine izin vermeye hakkınız var mıdır? Bu yalanlar kutsalmış, onlara dokunmaya gelmezmiş… Bir şeyin yalan olduğunu anladık mı kutsallığına inanmıyoruz demektir; bunun için “kutsal yalan” sözü bir şeyin hem köşeli hem de yuvarlak hem katı hem de biçimsiz olduğunu söylemek gibi saçmadır.
Her iki metinle ilgili ortak özellik aşağıdakilerden hangisidir?
Benzetmeye başvurulmuştur. | |
Olay içinde yaşatma amaçlanmıştır. | |
Alıntı yapılmıştır. | |
Tartışmacı bir anlatım biçimiyle yazılmıştır. |
Tüketim, günümüzün en büyük salgın hastalığı haline gelmiştir. Öyle ki insanlar alışveriş yapmanın yanı sıra, tüm bunların dışında kalan eğlenme, boş vakit geçirme, bir yakınıyla buluşma gibi eylemleri de tüketim alanlarında gerçekleştirme davranışı içerisindedirler. İhtiyacı veya alacak parası olmadığı halde alışveriş merkezlerinde zamanlarını geçiren insanların sayısı pek de az sayılmaz.
Dünyanın birden düzeleceği yoktur ama insan kendisini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister. Binlerce örnek de gösteriyor ki dünya, böyle çabuk iyileşme aramaktan hep zarar görmektedir. Durumunda genel bir iyileşme olmadıkça bir an dertten kurtulmak iyileşmek demek değildir.
Bu metinlerin anlatım biçimleriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenebilir?
I. metin açıklayıcı, II. metin tartışmacı anlatım biçimiyle yazılmıştır. | |
II. metinde örnekler verilmiştir. | |
I. metinde yazar olayları devinim halinde anlatmıştır. | |
Her iki metin de izlenim kazandırmaya yönelik bir anlatımla yazılmıştır. |
Gümüş gibi parlayan bu kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. On adım ilerdeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı yalağın taşına koydum. Yerden kaldırabildiğim en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başladım.
Tarla, baştan başa insan ve tınazlarla örtülüydü. Sık, yüksek boylu çavdar tarlasının biçilmiş bölümlerinde orakçı kadının sırtı; demet yaparken, parmakları arasında sallanan başaklar; çocuğun gölgedeki beşiğine eğilen kadın ve peygamber çiçekleriyle örtülü tarlada toplanmış ekin demetleri görünüyordu. Öte yanda, ceketsiz, gömlekli köylüler, kızışmış kuru tarlada toz kaldırarak, araba üstünde ayakta durarak demetleri yerleştiriyorlardı.
Bu metinlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
I. metin öyküleyici, II. metin betimleyici bir anlatımla yazılmıştır. | |
I. metin olayın anlatımına, II. metin bir durumun anlatımına dayanır. | |
I. metinde eylemler, II. metinde niteleyici sözcükler ağır basmaktadır. | |
I. metin izlenim kazandırmaya, II. metin olay içinde yaşatmaya yöneliktir. |
Her çocuk, bence zevkle okunmaya değer ilginç bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler alemidir. Ben bu kitapta sadece gördüklerimi ve duyduklarımı (işittiklerimi değil, hissettiklerimi) sunuyorum. Çok sevdiğim “Benim Küçük Dostlarım”ı, daha doğrusu binlerce kiçik dostumdan rastgele birkaçını okurlarıma da tanıtmak istedim.
“Mercan Adası” , denizci bir ailenin oğlu olan Ralph ve arkadaşlarının Güney Pasifik’te batan bir gemiden kurtularak bir mercan adasına çıkmalarını, bu adada yaşadıkları heyecanlı günleri anlatır. Burası, neredeyse bütün yıl yaz mevsiminin hüküm sürdüğü, ağaçların bol ve lezzetli meyvelerle dolup taştığı bir yerdir.
Bu iki metne göre, her iki kitapla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Çocuklar için yazılmış oldukları | |
Yazarların düşüncelerini yansıttıkları | |
Yaşanabilecek olayları konu edindikleri | |
Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmayı amaçladıkları |
Tomurcuklarını ansızın patlatıvermiş bu akasya dalı, bu alüminyum çerçeveli geniş pencereden niçin bu kadar gülerek bakmaktadır? Besbelli bir acayip parlayan güneş altında artık iyice ısınıp liflerini kütürdete kütürdetegerneşip damarlarında ılık ılık yürüyen suyun akışına bırakmıştır kendini. Yeşil yeşil uç vermiş yaprakçıklar şavkımaktadır.
Gitmek içi döndü. Kapının kenarına dayanmış duran küçük kızı gördü. Kendini tutamayarak onu kolundan yakaladı ve çekti, sırılsıklam saçlarından tuttuğu başını göğsüne bastırdı. Eğildi sonra, şaşkın şaşkın kendine bakan kızın yaşlardan ve yağmurdan ıslanmış yüzünü sıkı sıkı öptü.
Her iki metin dil ve anlatım yönünden karşılaştırıldığında aşağıdakilerden hangisini söylemek yanlış olur?
I. metin izlenim kazandırmakta, II. metin olay içinde yaşatmaktadır. | |
I. metinde kişileştirme yapılırken II. metinde kişileştirme örneği yoktur. | |
Her iki metinde de ikilemeler kullanılmıştır. | |
I. metin birinci kişi, II. metin de üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır. |
Yazarlarımızın çoğunun yeni dile karşı koymaya kalkmalarının dil için de o yazarlar için de büyük bir kötülüğü oluyor. Dil için de kötülüğü oluyor çünkü yeni dil, yazarların, yani kendisini asıl kullanacak kimselerin, payı olmadan kuruluyor; bu yüzden birtakım zevksizliklerin önüne geçilemiyor. Yazarlarımız için kötü oluyor çünkü yarın onlar küçük düşecekler. Bu dili ister istemez kullanacaklar. Daha doğrusu isteyerek, öteden beri istediklerini sanarak kullanacaklar.
Sevgi yalnız insana vergi olmasa da insanın gene en ulu duygusudur. Anamızı, babamızı, kardeşlerimizi, çoluğumuzu çocuğumuzu görünce içimizin titremesi, onları anarken yüreğimizin ya kaygılı bir sevinç ya sıcak bir üzüntü ile çarpması dünyamızı genişletiverir. Bir kendimiz için yaşamaktan, öz tasalarımızn çemberinden kurtuluruz. Bir de gönülden kimseye bağlı olmayan, kimseyi aramayan, özlemeyen bir kişi düşünün; akıllı olsun, doğru olsun, acımak nedir, isterseniz onu da bilsin, siz gene bir ürpermez misiniz? Bütün üstünlükleri o yalnızlığı ile yok oluvermez mi?
Yukarıdaki her iki metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Kanıları değiştirmeye yönelik yazılmıştır. | |
Yazarın kendi duygu ve düşüncelerini ortaya koymaktadır. | |
Her iki metinde de tanımlamaya yer verilmiştir. | |
Deyimlerden yararlanılmıştır. |
Çoğumuz bir telefon numarasını bile ezberlemekte zorluk çekeriz, kaldı ki binlerce rakamlık bir sayıyı hatırlayalım. Fakat yirmi dört yaşındaki üniversite öğrencisi Çinli Çao Lu, 2005’te pi sayısının 67.980 rakamını ezberleyerek dünya rekoru kırmıştı.
Bazı dâhiler isimlerden tarihlere en ince detaylı karmaşık görsel bilgilere kadar her şeyi akılda tutabiliyor. Nadiren sağlıklı insanların bir kazadan sonra bu hale gelmesi de söz konusu olabiliyor. On yaşındaki Orlando Serrell, beyzbol sopasıyla kafasının sol tarafına aldığı darbenin ardından sayısız araba plakası ezberlemeye, onlarca yıl öncesine ait bir tarihin hangi güne denk düştüğünü söylemeye başlamıştı.
Yukarıdaki her iki metinde ortak olan aşağıdakilerden hangisidir?
Bir hikayeden alınmış olmaları | |
Alıntıların örneklerle somutlaştırılması | |
Sayısal verilerden yararlanılması | |
Tanımlama yapılması |
Kirpiler, kış uykusuna yatmak için birkaç küçük yuva yaparlar. Bu yuvaların içine kuru yapraklar, ince dallar yerleştirirler. Yuvanın içinde sürekli dönerek yaprakların, dalların düzleşmesini sağlarlar. Kirpiler birkaç yuvaları olduğu için başka hayvanlar tarafından rahatsız edildiklerinde ya da soğuktan etkilendiklerinde birinden diğerine geçebilirler.
Sincaplar; kış için ağaç kovuklarına, kuş yuvalarına, ağaç dallarına, çatılara yuva kurabilirler. Yuvalarının içini kuru yaprak, ot, yosun ve tüy gibi malzemelerle kaplarlar. Yuvalarının en dışını da ağaç dallarını yerleştirerek iyice sağlamlaştırırlar. Yuvalarını diğer sincaplarla paylaşabilirler ve birbirlerine sokularak ısınırlar. Dışarı çıkamadıkları dönemler için kozalak, ceviz gibi tohumları yuvalarında saklarlar. Sincapların birkaç kış yuvası da vardır.
Buna göre, kirpilerin ve sincapların farklı yönü aşağıdakilerden hangisidir?
Kış şartlarına uygun yuva yapmaları | |
Yuvalarını kendi türlerinden hayvanlarla paylaşmaları | |
Kışın yararlanmak için birden fazla yuva yapmaları | |
Yuvalarını kurmak için ağaç dallarından faydalanmaları |
Bir gün şiirlerimdeki Türkçe sözcükler dediler ki: “Arkadaş, sen aynı şiirinde hem Türkçe bir sözcük kullanıp anne diyorsun hem de yabancı bir sözcük kullanıp valide diyorsun. Dizelerin içine yabancı bir sözcük koyarsan bu zengin bir dil kullanımı olmuyor. Ya bizi seç ya da onları…” ben de başladım güzel dilimiz Türkçeyle yazmaya.
Geçen hafta bir seminer sonrası çok sevdiğim bir şair arkadaşımla bahçede biraz oturduk. Bana iyice yaklaşarak “selfie” pozu ver de bu anı ölümsüzleştirelim, dedi. Birden durgunlaştım. Nedenini sorduğunda, Türk Dil Kurumu vatandaşlardan gelen öneriler doğrultusunda “kendi fotoğrafını çekmek” analmına gelen “selfie” yerine Türkçe karşılık olarak “özçekim” sözcüğünü seçti, sen de özçekimikullansatdın mutlu olurdum, dedim.
Bu metinlerde vurgulanmak istenen ortak yön aşağıdakilerden hangisidir?
Söz varlığını zenginleştirme konusuna önem vermeleri | |
Sözcüklere Türkçe karşılık bulmada toplumun görüşünü dikkate almaları | |
Yabancı sözcüklerin yerine Türkçelerini kullandırmayı özendirmeleri | |
Yabancı dillerden alınmış ve dilimize yerleşmiş sözcükleri sıkça kullanmaları |
Çayırlar geniş ovalardır. Yeryüzünün çeyreğinden fazlasını çayırlar oluşturur. Az yağış olması nedeniyle küçük otlar yetişir. Bu alanlar antilop ve zebralara yiyecek ortamı sağlar.
Yeryüzünün üçte ikisinden fazlasını okyanuslar oluşturur. Su altı yaşamının en çeşitli olduğu bölgeler sıcak ve sığ sulardı. Bu güzel su bahçeleri balık, sünger ve deniz kabuklusu kaynar.
Aşağıdakilerden hangisi bu metinlerin ortak yönlerinden biri değildir?
Karşılaştırmaya yer vermiş olmaları | |
Bilgi vermek için yazılmış olmaları | |
Doğadan bahsetmeleri | |
Sayısal verilerden yararlanmaları |
“Bir ağaca dayandı. Eli ayağı titriyor, yüreği tıkanacakmış gibi daralıyordu. Dolu dolu gözlerini sessizce yanından geçen, başları önlerine düşmüş halkın karaltısına çevirdi. Genç ihtiyar, kadın erkek, çoluk çocuk, el ele tutuşmuşlar; ara ara yanan fenerlerin ışığına sığınmışlar, sanki sonsuz bir yolculuğa çıkmışlardı. Ağlayan kadınların hıçkırıkları duyuluyordu. Onun da boğazı düğümlenmiş dudakları titriyordu.”
Bu metnin dili ve anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Görme duyusundan yararlanılmıştır. | |
Bitmemiş cümlelerden yararlanılmıştır. | |
İşitme duyusuna yer verilmiştir. | |
İkilemeler kullanılmıştır. |