Bir yılın önemini gidin sınıfta kalmış bir öğrenciye sorun. Bir haftanın önemini gidin haftalık bir gazetenin editörüne sorun. Bir günün önemini gidin gündelikle çalışan bir işçiye sorun. Bir dakikanın önemini gidin uçağını o dakika kaçırmış bir işadamına sorun. Bir saniyenin önemini gidin ölümcül bir kazadan kıl payı kurtulana sorun. Bir mili saniyenin önemini gidin olimpiyatlarda gümüş madalyayla yetinmek zorunda kalan sporcuya sorun.
Yukarıdaki alıntı size hangi kavramın önemini vurguluyor?
Haftanın | |
Yılın | |
Günün | |
Zamanın |
...... Sonra birden bastırıverdi kasvet... Kalleş bir gölge, ağır ağır sokuldu dolunayın nurdan yüzüne... Birkaç dakika içinde kara bir şal gibi tamamen örttü üzerini gece güneşinin... Bir süre kıvranıp durdu ay ışığı, sonra tutulup kaldı aniden... Karanlık hükümranlığını ilan etti dağ yamaçlarında... Bozkır, siyaha teslim oldu.
Bu parçada neden söz edilmektedir?
Çevrenin mutsuzluğundan | |
Hayatın zorluklarından | |
Karanlığın kişi üzerindeki etkilerinden | |
Ay tutulmasından |
Aşağıdaki cümlelerden bir paragraf oluşturulduğunda hangisi ilk cümle olur?
Böylesine taze kalmış yapıtlardan her okuyuşta yeni bir tat alır, yeni bir şeyler öğreniriz. | |
Savaş ve Barış’ı yeniden okuyorum. | |
Konuyu bilyorum, kişileri tanıyorum; ama bu durum merakımı hiç azaltmıyor. | |
Üçüncü okuyuşumdur bu. |
Çevremde, dayak kadar zararlı olduğunu gördüğüm eski bir eğitim yöntemi de öğüt vermektir. Hiçbir çocuğun öğütlere kulak astığını görmedim. Oğluna durmadan yalan söyleyen babanın, doğruluk öğütleri vermesinden daha gülünç ne olabilir?
Bu parçada, aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmamıştır?
Eğitimde dayağın yerinin olamayacağı | |
Öğüt vermenin yararsızlığı | |
Yalan söylemenin yanlışlığı | |
İnsanın çevresinden etkilenmemesi gerektiği |
Bambaşka bir ülkede, bambaşka insanlar arasında akla hayale sığmaz maceralar içinde yaşamak ister misiniz? Buyrun size iki yüz ciltlik bir kütüphane Şaşırdınız mı? Şaşıracak bir şey yok bunda. Evet evet, kütüphanenin bütün kitaplarının yazarı aynı kişi! Doğru duydunuz! Evet hepsini aynı adam yazdı: Ahmet Mithat.
Bu parçada Ahmet Mithat’ın hangi özelliği vurgulanmıştır?
Yapıtlarının geniş kitlelerce beğenildiği | |
Yazma konusundaki üretkenliği | |
Eserlerinin konusunun aynı olduğu | |
İnsanları eğitmeyi amaçladığı |
Kasabaya yeni atanan genç öğretmen, kısa sürede öyle olaylara tanık olmuştu ki: “Bir ay içinde, bir ömürde öğrenebileceklerimin hepsini öğrenmiş gibiyim.” diyordu.
Bu sözleri söyleyen kişinin durumu, aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilebilir?
Yaşamın gerçeklerini kabullenmekle | |
Deneyimsizliğinden utanmakla | |
Ortama uyum sağlayamamakla | |
Yaşam deneyimi kazanmakla |
İkindi aydınlığı toparlanıp gitmiş, odaya sessizlik ve karanlık çökmüştü. Nezihe, işlediği örtüde bir sıkıntının büyüdüğünü gördü. Örtüyü elinden bırakıp, pencereye doğru yürüdü. Evler, sokağa asılmış çamaşırla pazar yerinden dönen yorgun kadınlar ve beklemeyi anımsatan bir çınar... Annesi şu sokağın başında görünüverse, yeniden başlayacaktı yaşam.
Parçaya göre Nezihe’nin sıkıntısının nedeni nedir?
Sessizlik ve karanlıktan korkması | |
Komşuların Nezihe’ye ilgi göstermemesi | |
Yaptığı işten bıkıp usanması | |
Annesinin eve dönmemiş olması. |
Sabahları gazete satıyormuş. Bazen beş, hatta - bana nasıl etki ettiğini görmek için başını çevirdi - yedi milyon kazanıyormuş. Öğleden sonra paket taşıyormuş. Akşamları yine gazete satarmış. Her gün on üç, on beş, yirmi milyon lira bile kazanıyormuş.”
Yukarıdaki parçada yazar, hangisini anlatmıştır?
Gözlemlerini | |
Duygularını | |
Düşüncelerini | |
Duyduklarını |
Aç bir tilki, çardaktan salkım salkım üzümlerin sarktığını görmüş. Ağzı sulanmış, yemek istemiş, zıplamış; ama üzümlere yetişememiş. Yetişemeyince de: “Bunlar daha koruk, zaten yenilmez.” demiş.
Yukarıdaki öykünün ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
Kişi, başaramayacağı işe hiç girişmemelidir.. | |
Kişi açgözlü olmamalıdır. | |
El ele vermeyince bazı konular başarı sağlamaz. | |
Kişiler becerisizlikleri nedeniyle başarısız olursa, hemen o işi kötülerler. |